Bu çalışmayı yapmamızın nedeni, her iki suç tipinin iç içe geçmesi ve farklı uygulamaların yaşanıyor olmasıdır. Uygulamada çoğu kez iddianamede Cumhuriyet savcıları tarafından fiil ne şekilde nitelendirilmişse, yargılamanın da aynı seyir üzerine devam ettiği, Yargıtay kararlarından anlaşılmaktadır. Oysa her iki suçla ilgili ceza hukuku teorisine ve kanuni düzenlemelere uygun şekilde nesnel, öngörülebilir ve anlaşılabilir kriterler konularak bu farklı uygulamaların önüne geçilmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda çalışmamız dört temel bölümden oluşmaktadır. İlk bölümünde, her iki suç tipi açısından önem arz eden temel kavramlara yer verilmiş, ikinci ve üçüncü bölümde suç genel teorisi kapsamında sırasıyla her iki suç tipine ilişkin açıklamalarda bulunulmuş ve dördüncü bölümde Yargıtay kararları ve öğretideki görüşlere de yer verilmek suretiyle iki suç tipi arasındaki ayrım değerlendirilmiştir.