(...) biyo-noetika, Aristoteles'in insan olarak andığı varoluş formuna doğrudan tekabül eder. Zira insan, Aristoteles'te, kendi potansiyelini kendinden barındıran, ancak bu potansiyele başkaları -ile- birlikte ulaşabilen topluluksal bir varlık olarak ele alınır. Bu yönüyle insan, kendi potansiyelini akıl(nous) yoluyla kendinde mahsus bir içkinlik olarak kavrayarak, yani kendini kendinde bir aşma nesnesine indirgeyerek kendi potansiyeline erişebilen bir canlı türüdür. Nous'un, yani aklın işlevi, tam da bu anlamda insanın dışsal bir bilgiye sahip olmasında değil, kendi potansiyelini kendinde kavraması ve bu kavrayışla kendini dönüştürmesi bağlamında ortaya çıkar. Fakat nous'un işlevsel olabilmesi, insanın saf kendilğini bir anlama nesnesine ve oradan da aşma nesnesine dönüştürebilmesine bağlıdır. (...) Politikanın biyo-noetik bir form olarak ele alınmasından kasıt, böylece ortaya çıkar: Aristotelesçi anlamda politika, insanın insan-oluşu ile yakından bağlantılıdır ve insan, içkin potansiyeline erişebildiği, yani yetkinleşebildiği oranda politikleşir.(...) Politika, (...) insanın kendini diyalektik olarak aşması ile meydana gelen bir varoluş formudur ve insan bu yaşam formuna, akıl vasıtasıyla kendini nesneleştirip dönüştürebilmesiyle erişebilir. Biyo-noetika, insanın zoon politikon;'a dönüşmesinin temelinde yer alan gerekli bir öznelleşme sürecidir: insan, kendini biyo-noetik kılarak, yani kendini yalın bir biyolojik form olarak görmenin ötesine geçerek kendi potansiyeline ve yetkinliğine - yani politik olanın kendisine- ulaşabilir.
(Tanıtım Bülteninden)