Sokrates’i ölüme mahkûm eden Atina Yurttaşlar Konseyi’nden ABD Başkanı Bush’un yasadışı yetkesini onayan yetkili kurullara dek bütünlüklü ve gözüpek bir demokrasi eleştirisi. Demokrasinin temel hak ve özgürlükler üzerine kurulu retorik belagati sadece bir safsata mı? Tartışmanın tüm akılcı dayanak noktaları çoğunluğun azınlık üzerindeki sayısal nüfuzuyla hükümsüz kılınıyorsa demokrasi otokratik bir kurt kapanı olamaz mı? Halk, demokrasinin beşiği olan ‘Kutlu Batı’da bile, çoktan temsili iradenin erk alanlarına sıkışmış bir ‘kalabalık’ değil mi?