Günümüzde yaşanan toplumsal ayrışma ve farklılaşmayı görmemek mümkün değil. Sanayi toplumunda su üstünde görünen sınıfsal ayrışmanın yanına pek çok yeni renk ve ton geldi. Kendini ifade ihtiyacıyla birlikte bağımsızlaşma ve özerkleşme eğilimlerinin yükseldiğini görüyoruz. Özgürleşmenin sancılı dönemler geçirdiği ülkemizde bu eğilimin önemi daha da artıyor. Gerçekten dünya ile birlikte ülkemizde de toplumsal yapıtaşlarının (bireyin, ailenin, etnik ve kültürel alt kimliklerin) hızlı farklılaşma, ayrışma, yer değiştirme ve yabancılaşma eğilimleri; toplumun nihaî çıkar ve amaçlarının bulanıklaşmasına neden oluyor. Ağaçlar yüzünden ormanı göremeyince bireysel kurtuluş yollarına yöneliyoruz. Sözün özü; erozyon yalnız toprakla sınırlı değil.
Bir de; sanki konuştuğumuz dil, kullandığımız sözcük ve kavramlar, artık yaşadığımız dünyayı anlamaya, açıklamaya ve anlatmaya yetmiyor gibi... Değişim, günlük dile oranla daha hızla mı ilerliyor?... Galibe değişimin kendisi de değişiyor.
(Önsözden)