Çeşitli stratejistler tarafından ortaya atılan jeopolitik ve jeostratejik tezler devletlerin ve medeniyetlerin güçlenip zayıflamasını öngörmektedir. Bu noktada bu tezler hangi devletin ve medeniyetin içinden çıkmışsa o devleti ve medeniyeti yönlendirmeyi amaçlamaktadır. Fukuyama'nın Tarihin Sonu tezi ile Türk-İslam Medeniyetinin veya Çin Medeniyetinin kendi jeopolitik ve jeostratejik durumları açıklanamaz. Brzezinski ABD'nin imkân ve kabiliyetleri doğrultusunda Büyük Satranç Tahtası olarak nitelendirdiği Avrasya'da ABD'nin hangi politikaları uygulaması gerektiğini ifade etmiştir.
Huntington Medeniyetler Çatışması'nda ise Batı Medeniyeti'nin karşısına rakip olabilecek medeniyetlere karşı kendi medeniyetini önceden uyarmakta ve düşman olarak bazı medeniyetleri göstermektedir. İşte bu doğrultuda Türkiye'nin kendi jeopolitik ve jeostratejik tezini kendi kültürel bakış açısına dayanan bir derinleşme ile inşa etmesi gerekli görülmektedir. Batıcı veya Avrasyacı değerler ile siyasi, iktisadi, askeri ve sosyal politikalar üretmek Türkiye'yi başarıya ulaştırmayacak ve diğer medeniyetlerin bir taklitçisi konumuna düşürecektir.
Bu çalışmada Türkiye'nin özgün sosyal düşünce bağlamında kendi jeopolitik ve jeostratejik tezlerini üretmesinin önemi, gereklilikleri, yapması gerekenler, rakipleri gibi konular üzerinde durulmuştur. Özellikle Batılı ülkelerin jeopolitik ve jeostratejik hedeflerine ulaşması için izlediği yöntemleri ve amaçları ile Türk-İslam Medeniyeti'nin jeopolitik ve jeostratejik hedeflerine ulaşmak için izlediği yöntemleri ve amaçlarının aynı olmadığından hareketle mukayeseli yöntem kullanılmış ve medeniyetler arasındaki anlayış ile zihniyet farklılıkları vurgulanmıştır.