Güzel sanat eseri niteliğindeki yapıların bütünlük ve mevcudiyetinin muhafazası, mimarların ve toplumun eser üzerindeki menfaatlerini korumasına karşın yapı sahiplerinin menfaatlerini önemli ölçüde kısıtlamaktadır. Telif hukukunun önemli sorunlarından biri de mimar ile yapı sahibinin çatışan haklarının sınır ve kapsamını objektif kurallarla belirlemektir. Bununla birlikte, objektif ölçütler, somut olay adaletini ortadan kaldıracak nitelik ve katılıkta da olmamalıdır.
21.5.1910 tarihli Hakk-ı Telif Kanunda ve bu Kanunun yerini alan, 5.12.1951 tarih ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 4. maddesinde, mimarlık eserleri, fikrî hukuk kapsamında "eser" olarak tarif edilmiş olmasına rağmen, Türk hukuk literatüründe mimarın telif hakkına ve özellikle yapı maliki ile mimarın karşılıklı menfaatlerine ilişkin yukarıda belirttiğimiz sorunlara dair yeterli bilimsel inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Mimarın telif hakkına ilişkin monografik araştırma eksiğini gidermeye yönelik çalışmamızın, mimarların ve yapı sahiplerinin karşılıklı haklarına ilişkin araştırma yapan bilim ve uygulama insanlarına faydalı olmasını diliyoruz. (Tanıtım Bültenin'den)