İletişim ve iletişimin araç, kurum, örgüt ve pratikleri insan ve toplum yaşamında her zaman merkezi bir konumda yer almışlardır. İnsanlar topluluk halinde yaşarken, toplumsal yapılanmalarını biçimlendirirken içinde bulundukları ortama özgü iletişim biçim, pratik, örgüt ve kurumları geliştirmeyi de gerekli, hatta zorunlu görmüşlerdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yapılandırılması sürecinde de bu anlamda ciddi çabaların gösterildiği, önemli çalışmaların yapıldığı gözlenmektedir.
Türkiye’de basının önemli bir kısmının, yeni devletin kuruluşu sürecine ciddi biçimde destek verdiği bilinmektedir. Yeni devletin yeni siyasal sistemine uygun bir iktisadi sistemin, uygun bir toplumsal örgütlenme biçiminin ve uygun bir kültürel yapılanmanın gerçekleştirilmesi gerekmişti. Buna da kısaca Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme projesi adını vermek gerekiyordu. Bu bütünsel projenin önemli bir kesitinde ise basın, yani kitle iletişim alanındaki kurumsallaşma yer almaktaydı. Buna göre yeni devletin, içeride ve dışarıda kendisini tanıtması ve benimsetmesi için uygun iletişim politikaları geliştirmesi önemli bir gereksinimdi.