Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yeterli düzeyde çalışmanın yapılmaması halinde 2030 yılında en büyük ölüm sebebini, ruh sağlığı sorunları oluşturacaktır. Hem bireyi, hem toplumu ilgilendiren bu sorunların tedavi edilmesi, sağlık hukukunun genel prensiplerinden ayrılan özel meseleler barındırmaktadır. Zira bir kimsenin hukuka uygun şekilde tedavi edilmesi kural olarak rızasına bağlı iken rızası alınamayan bir kimsenin tedavisinin nasıl gerçekleştirileceğinin, gerek muhataplar ve gerekse onu uygulayıcı taraflarca bilinmesi gerekmektedir.
Bu çalışmada; konuya ilişkin tarihsel süreç, kavramlar, yasal düzenlemeler ele alınmıştır. Konunun mukayeseli hukuktaki düzenlenişi ve benzer kurumlar ile karşılaştırılmasına yer verilmiştir. Hastanın aydınlatılması, rızası ve talimatı detaylı bir biçimde ortaya konmuş; Türk Medenî Kanunu'ndaki hükümlerin konuya yasal dayanak oluşturması bakımından yeterliği değerlendirilmiştir. Çalışmamız konuya yönelik görüşlerimiz ile nihayete ermiştir.