ERTUĞRUL: Padişah denilen bir adam varmış. Sarayı varmış, hiç bu saraydan dışarı çıkmazmış, millete yüzünü göstermezmiş. Bütün memleketi sanki bu saraymış. Sonra bir gün düşmanlar memleketi basmışlar. Padişah da sarayını kurtarmak için memleketi yabancılara satmak istemiş. Millet buna kızmış. Gazi babamız milletin başına geçmiş, düşmanları bir güzel pataklamış, memleketten kovmuş. (29 Birinci Teşrin oyunundan)
Resmî İdeoloji Sahnede, Kemalizmin modern ulus-devlet inşa sürecinde yürüttüğü milliyetçi-medeniyetçi politikaları ve bunların temel vurguları olan eğitim, köycülük, kalkınma, “şanlı tarih”ten çıkarılacak dersler, çeşitli kılıklara bürünmüş iç ve dış “düşmanlar”, Osmanlı’dan devralınan mirasın kötülüğü, lider kültü, orduya güven, Cumhuriyet için fedakârlık gibi konuları içeren oyunların eklemlendiği ve ürettiği söyleme yakından bakıyor. Tiyatronun gerek kendi içeriğinin şekillenmesinde gerek insanları şekillendirmesinde resmî ideolojinin yerini ortaya koyuyor. Halkı “eğitme”, “doğru yola” sevk etme, Kemalist ilkeleri yerleştirme konusunda başlı başına bir “talim-terbiye kurumu” olan Halkevleri tarafından oynanmaları amacıyla yazılan/yazdırılan mektep temsilleri, köy oyunları, 10. Yıl Kutlamaları oyunları, Türk Tarih Tezi’yle ilgili oyunlar, bu aracın kilit rolünü gözler önüne seriyor.
1930’lu yıllarda yazılan oyunlar üzerinden hâkim ideolojinin nasıl bir söylem üretip bunları hangi unsurlar üzerine inşa ettiği sorularına bakan, propaganda için kullanılan sanatın arka planını ele alan bir çalışma... “Halkevi sahnelerinde yalnız milli tezleri müdafaa eden piyesler temsil edilir. Bizim mevzularımız, umumi Türk tarihi ile milli mücadelenin her biri bir millete ebediyen şeref ve iftihar sermayesi olabilecek sayısız safhaları, Türk’ün güzel ahlâkı, yüksek faziletleri, Türk ruhundaki maddi manevi sonsuz kudretler gibi membalardan alacaktır.” (Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip)