Birinci dünya Savaşı’nda siperlerdeki trajik katliam modern hafızada yer etmiştir; ne var ki, çok geçmeden ‘cesaretin işe yaramaz’ olarak algılandığı, ne için savaşıldığını ya da savaşanların ne elde ettiğini söylemenin zorlaştığı bu savaşı daha geniş boyutta kavramak gerekir. Savaş şairleri, savaşın amaçlarına ve barış çabalarına ilişkin diplomasi, lojistik ve ‘savaş deneyimi’ gibi birçok çalışmanın ihmal ettiği alanları mercek altına alan Keith Robbins, bu soruna iki açıdan yaklaşıyor: Büyük Güçler arasında yapılan ittifakların karmaşık politik ve diplomatik arka planını çözümlerken, savaş, deneyimini bireyleri ve ulusları savaşın içine çeken farklı açılardan inceleyerek, 1914-18 arasında Avrupa’daki atmosferi yakalamaya çalışıyor. Batı ve doğu cephelerindeki savaşları açık ve kronolojik bir sırayla vermeyi ihmal etmeyen “Birinci Dünya Savaşı”, çok ilginç ve okuru zorlayıcı bir çözümleme.