Dinsel ideoloji, kendisini en çok ahlâk alanında güçlü hissetmekte ve topluma en olumlu ahlâki çerçeveyi kendisinin verebileceğini düşünmektedir. Dahası, yaşanan ahlâki erozyonun dinden uzaklaşmaktan kaynaklandığını ve ahlâkın dinden ayrı korunamayacağını iddia etmektedir.
Peki ama bu yargılar doğru mudur gerçekten?
Konunun ayrıntılarına inildikçe ne yazık ki bu soruya olumlu cevap vermenin imkansız olduğunu görüyoruz.
Ahlâkın ne olup olmadığı ve tarih içinde nasıl şekillendiğinin bilgisi eşliğinde elinizdeki kitap, şeriat ahlâkının kaynakları ve önermelerine dair kapsamlı bir sorgulama yapmaktadır. Bu sorgulama çerçevesinde onun gerçekte 7. yüzyıl Arap toplumunun değerleriyle örtüştüğünü ve çağdaş ahlâki değerler karşısında çok geri bir düzeyi temsil ettiğini göstermektedir.