Hukukumuzda birlikte velayete hükmedilmesine cevaz verecek bir düzenleme bulunmamaktadır. Aksine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'n da yer alan hükümler emredici kabul edilerek "birlikte velayet" kurumunun hukukumuzun genel ilkelerine ve kamu düzenimize aykırı olduğu tartışmaları doğmuştur. Bu durum özellikle "birlikte velayete" ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizinin reddedilmesine sebep olmuştur. Yargıtay, süregelen uygulamasını 14 Mart 1985 tarihinde imzalanan ve 25.03.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "11 Nolu Protokol ile Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 No.lu Protokol" nedeniyle değiştirmiş ve birlikte velayete ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizinin kabul edilebileceğine hükmetmiştir.
Bu noktada temel meselenin, birlikte velayet kurumunun hukukumuzun temel ilkelerine aykırı olup olmadığının tespitiyle çözüme kavuşacağı açıktır. Bu nedenle öncelikle birlikte velayet kurumunun içeriği ve kurumun hukukumuzdaki yerinin incelenmesi gerekmektedir. Zira her ne kadar hukukumuzda birlikte velayete cevaz vermeyen ya da birlikte velayeti yasakladığı savunulan düzenlemeler yer alsa da, genel kabule göre birlikte velayet kurumu bir ihtiyaç olarak görülmektedir.
(Tanıtım Bülteninden)