Değerli Okurlar,
CHD'nin yeni bir sayısında daha sizlerle birlikte olmanın mutluluğunu ve heyecanını yaşıyoruz. Bu sayımızda da yine birbirinden kıymetli bilimsel eserleri sizlerle buluşturuyor, bu bilimsel eserleri odağına alan bir tartışma ortamının sağlanmasına katkıda bulunuyoruz. Bu vesileyle CHD'yi bilimsel bir tartışma platformu olarak kabul eden değerli yazarlarımıza içtenlikle teşekkür ediyoruz. Aynı şekilde, CHD'nin niceliği değil niteliği önceleyen duruşunun en büyük güvencesi olan değerli hakemlerimize de ortaya koydukları özveri ve üstlendikleri sorumluluk nedeniyle şükranlarımızı iletiyoruz.
Bu sayımızda Prof. Dr. Erdal YERDELEN ve Arş. Gör. Burak TAŞ ortaklaşa kalem aldıkları makalelerinde, SEGBİS uygulamasına ilişkin kavramsal bir tartışma üzerinde durmuşlar ve CMK m. 196/4'de yer alan "hakim veya mahkemenin zorunlu gördüğü hallerde" kıstasının nasıl anlaşılması gerektiğini değerlendirmişlerdir. Yine Dr. Öğr. Üyesi Şaban Cankat TAŞKIN tartışmalı başka bir alanı, internet haber sitelerinin Basın Kanunu kapsamına alınması meselesini derinlikli bir şekilde incelemiştir. Özellikle kitle haberleşme araçlarının her geçen gün dijitalleştiği bir dönemde internet haber kaynaklarına yönelik ceza hukuku tedbirlerinin demokratik hukuk devleti prensipleri çerçevesinde sürekli gözden geçirilmesi ihtiyacı karşısında bu türden değerlendirmelerin yoğunlaşmasını önemsiyoruz.
Dr. Öğr. Üyesi Hasan İBA ve Dr. Öğr. Üyesi Burak Caner HACIOĞLU birlikte kalem aldıkları makalelerinde ise teorik ve zor bir tartışmayı ortaya koymuşlar, akıl hastalarının Suçun maddi unsurlarındaki hatası meselesine kastı haksızlığın sübjektif unsuru olarak kabul eden görüş perspektifinden bir bakış getirmişlerdir. Dr. Öğr. Üyesi Yağız YAVUZ da suçun nitelikli hallerinin söz konusu olduğu durumlarda cezanın nasıl belirleneceğine ilişkin bir kakım özellikli durumları bilhassa Alman ceza hukuku ile karşılaştırmalı olarak ele almıştır. Cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi konusunda suçun nitelikli halleri söz konusu olduğunda nasıl hareket etmek gerektiği ile ilgili karşılaşılan bazı tereddütlerin daha fazla tartışılarak giderilebileceğine inanıyoruz. Benzer bir durumu Dr. Sibel CAN'ın kaleme aldığı ve iade sürecinde gerçekleştirilen tutuklama tedbirine ilişkin değerlendirmelerini içeren makalesinde görmek mümkündür. Suçla mücadelede ulusal tedbirlerin her geçen gün zayıfladığı ve uluslararası işbirliklerinin de anlam kazandığı günümüzde şüpheli/sanık açısından özgürlük kısıtlaması niteliği taşıyan bir koruma tedbiri olarak tutuklamanın koşullar ve uygulama yönünden standardize edilmesi son derece önemli sorumluluk alanı olarak nitelendirilebilir. Ayrıca Engin TURHAN'ın Türkiye'de örneklerine sık rastlanmayan ayrıntılı kitap incelemesi ve Caner GÜRÜHAN'ın değerli tercümesini, bu tarz çalışmaların sayılarının artması temennimizle Sizlerle buluşturuyoruz. Türk ceza hukuku literatüründe kaliteli eser sayısının artması, objektif ve eleştirel kitap incelemelerinin sayısıyla doğru orantılıdır. Bu nedenle bundan sonraki sayılarımızda da daha fazla kitap incelemesi görmek bizi mutlu edecektir.
Son olarak sunuş yazımızı, bizi derinden yaralayan iki acımızı da anarak noktalamak istiyoruz. Birincisi Tüm Türkiye'yi yasa boğan ve adeta hepimiz için zamanı durduran deprem faciasında kaybettiğimiz insanlarımızın acısını en derinden hissediyoruz. Yaraların sarılması için başta sivil inisiyatif olmak üzere her çabayı içtenlikle destekliyor ve bundan sonra benzer acıların yaşanmaması için gerekli tedbirlerin ivedilikle alınması gerektiğini tüm popülist yaklaşımları bir kenara iterek ciddiyetle hatırlatıyoruz. Unutulmamalıdır ki, hiçbir doğal süreç ihmal faktörü devreye girmediği sürece afete dönüşmez. Suçu doğaya atmak yerine yönetsel sorumluluğun gereğini üstlenmek bir lütuf değil bir zorunluluktur. Bu zorunluluğun takibi ve gereğini talep etmek ise yurttaş olmanın yükümlülüğüdür. Yurttaşlık bilinci tam da böyle zamanlarda kendini göstermelidir.
İkinci olarak Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana bilim Dalı'nda yıllarca birlikte görev yaptığımız, CHD'ye de hem yazar hem de hakem olarak pek çok kez katkıda bulunmuş olan kıymetli meslektaşımız Dr. Öğr. Üyesi Sesim SOYER GÜLEÇ'i genç yaşta ve ansızın yitirmenin derin hüznünü yaşıyoruz. Bu sayımızı da, Türk ceza hukuku camiası için çok önemli bir kayıp olarak nitelendirdiğimiz değerli kürsü arkadaşımız ve meslektaşımızın aziz hatırasına ithaf ediyoruz. Bir sonraki sayımızda bu satırlarda yeniden buluşabilmek dileğiyle...
Prof. Dr. Veli Özer ÖZBEK & Arş. Gör. İlker TEPE