Cumhuriyet kurulurken temel sorun; toplumunun yeniden inşası ve bu süreç içinde toplumsal, siyasal ve kültürel yapının yeni biçimlendirilecek değerlere göre yapılanmasıydı.
Bu ise başka bir anlayışı; zamanı toplumların doğal gelişimi içinde kullanmanın ötesinde farklı bir dönüşüm kavramına sıkıştırmak ve bir anlamda “yukardan devrimler”le Osmanlı İmparatorluğu’ndan devralınan kalıntıları düzenlemeyi de beraberinde getirecekti.
Nitekim bu yeni toplumsal proje doğal olarak, Türklük ve Türkleştirme politikalarının temelinde “biz” anlayışını geliştirerek, ülkede yüzlerce yıl yaşamakta olan azınlıkları “öteki”leştirmek suretiyle yeni kurulan devlete bu yolla farklı bir meşruiyet sağlamaya çalıştı. Yazarın kitapta Kemalist ulus–devletleşme pratiği olarak tanımladığı bu politika dilden kültüre, ticaretten sanayiye; gündelik hayattan askerlik, vergi vb. yurttaşlık görevlerini de içine alan bir dizi “öteki”leştirme örnekleriyle Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze kadar uzanan, onarılmaz derin yaralar açtı.
Çağatay Okutan bu çalışmasında özellikle tek parti döneminde sistemleştirilen “öteki”leştirme çabalarını Lozan’dan başlayarak Nüfus Mübadelesi’ne, İskân Kanunu’na, “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyalarına , eğitim, dil ve millî iktisat politikalarına, Trakya Olayları’na ve Varlık Vergisi’ne kadar uzanan geniş bir perspektif içinde inceliyor.