Bir tez çalışmasının en önemli aşamasının konu seçimi olduğuna inananlardanım. Zira isabetli bir konu seçimi söz konusu olursa, tez çalışmasının geri kalan aşamaları da önemli ölçüde hafifler. Yazar iştahla çalışır ve tezin başına oturmak için fırsat kollar. İsabetsiz konu seçimlerinde ise tez çalışmasının geri kalan kısımları ağırlaşır. Yazar tezin başına oturmamak için bahaneler aramaya başlar. Kalem yazmaz, klavye susar. Belli bir aşamaya gelindikten sonra konu değiştirmek de imkânsız gibi görünür. Aday için zor günler başlamış demektir.
İşte bu haleti ruhiye içinde, doçentlik takdim tezi için konu aradığım günlerde, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde düzenlenen “Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması” konulu sempozyumda sunulan tebliğlerin derlendiği kitabı incelerken, konuşmacılardan Prof. Dr. Ansgar Staudinger’in, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin kanunlar ihtilâfı hukuku boyutuna o gün o toplantıda hiç değinilmediğine ilişkin sözleri dikkatimi çekti. Gerçekten de o toplantıda tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin kanunlar ihtilâfı hukuku boyutu hakkında sadece Profesör Staudinger bazı açıklamalarda bulunmuştu.
Bunun üzerine hemen Türk milletlerarası özel hukuk literatürünü taradım. Prof. Dr. Gülören Tekinalp Hocamın, eşi Prof. Dr. Ünal Tekinalp ile birlikte yazdıkları bir makalede tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin kanunlar ihtilâfı hukuku boyutundan ana hatlarıyla bahsettiğini, bu makale dışında Türk milletlerarası özel hukuk literatüründe tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin kanunlar ihtilâfı hukuku boyutunu inceleyen herhangi bir çalışma bulunmadığını tespit ettim. Bu tespitin hem iyi hem de kötü yanları vardı. İyi yanı, konunun Türk milletlerarası özel hukuk literatürü açısından hâlen özgün bir konu olmasıydı. Kötü yanı ise, bu konuda yapılacak bir tez çalışmasına rehberlik edecek kaynak sıkıntısı yaşayacağımın habercisi olmasıydı. (Tanıtım Bültenin'den)