Yaşamın, bizim deneyimlemediğimiz bölümlerini anlatan sıradan ya da sıradışı anlatılar, izleyicilerini düş dünyalarına taşıyabilen, ağlatıp güldürebilen, onları bulundukları yerde birer göçebeye dönüştürebilen, bilgilendiren, ikna eden, değiştiren ve dönüştüren bir yapıya sahip sihirli güçler gibidir.
Görseller zaman içinde belleğimizin ve kimliğimizin bir parçası olur, bizi yavaşça kendilerine benzetmeyi başarır. Ya da belki de biz onlara benzemeyi çok istediğimiz için sonunda benzerlikler yaratmayı başarırız.
İzlerlik yalnızca bireylerin değil, toplumların da seçimidir ve bu yüzden neyi izlediğimiz son derece önemlidir. Ele aldığı metinlere farklı bakış açıları ile çözümleme önerileri sunan bu çalışma, yaşamı hareketlilik penceresinden görmemizi ve sorgulamamızı sağlamayı amaçlıyor.
(Tanıtım Bülteninden)