Gözetim, sosyal bilimlerin içinde bulunduğumuz dönemde en güncel ve sıklıkla atıf yapılan kavramlarındandır. Modern sürece girilmesiyle birlikte tepe noktasını gören gözetim, ilerleyen süreçte yükselişini devam ettirmiş, tabiri caizse, modern sürecin temel unsurlarından biri haline gelmiştir. Bu bağlamda bir yönüyle modern süreç, bireyler ve toplum üzerindeki gözetimin her geçen gün arttığı ve toplumun bir gözetim toplumuna dönüştüğü dönem olarak da ifade edilebilir. Tüm zamanlarda olduğu gibi gözetimin zirve yaptığı modern dönemde de en önemli gözetleyen devlet olarak karşımıza çıkmaktadır. Devlet, bireyler ve toplum üzerindeki gözetim faaliyetini, katettiği gelişimi görmek, devamlılığını teminat altına almak gibi değişik amaçlara yönelik olarak gerçekleştirmektedir.
Biz bu çalışmada, devlet tarafından gerçekleştirilen bu faaliyetin suçla mücadele amacına yönelik olarak gerçekleştirilen türünü inceleme altına aldık. Elbette ki suçla mücadele amacına yönelik olarak gerçekleştirilen bu faaliyetin, bir yönüyle toplumu disipline etmek ya da devletin devamlılığını sağlamaya yönelik amaçlardan tamamen bağımsız olduğu söylenemez. Ancak çalışmadaki odak noktamızı, devletin suçla mücadele amacıyla gerçekleştirdiği kamusal faaliyetler oluşturmaktadır. Bu nedenle çalışmanın başlığı "suçla mücadelede kamusal gözetim" olarak belirlenmiştir. Devletin suçla mücadele için uyguladığı kamusal gözetim, suçu önleme ya da bastırmaya yönelik olarak iki farklı şekilde gerçekleştirilmektedir. Bu bağlamda suçla mücadeledeki bu iki farklı gözetim faaliyeti çalışma içerisindeki iki ayrı bölümde incelenmiştir. Bu iki bölümden önce ise kamusal gözetime ilişkin temel bilgilerin yer aldığı ayrı bir bölüm bulunmaktadır.
Çalışmada, suçla mücadelede kamusal gözetim ele alınırken, bu faaliyetin ne şekilde gerçekleştirildiği hukuki düzenlemeler ışığında incelenmiştir. Ancak çalışma salt bir hukuki çalışma değildir. Nitekim hukuki düzenlemeler ışığında bu faaliyet değerlendirilirken, toplumsal yansımalarının ne şekilde olduğuna ilişkin açıklamalara ve bunlara ilişkin eleştirilere de yer verilmiştir. Bu bağlamda monografinin, sosyoloji ve hukuk disiplinlerinin esaslı olarak kullanıldığı interdisipliner bir çalışma olarak ele alınması daha doğru olacaktır.