Kişisel verilerin evrensel düzeyde asimetrik biçimde yayılması ile paralel olarak ortaya çıkan hukuksal düzenleme gereksinimi, bugün "kişisel verilerin korunması hukuku" biçiminde yeni bir hukuk dalının ortaya çıkışına tanıklık etmemizi sağladı. Ancak bu yeni hukuk dalının kendine özgü kurallarının kişisel veri ihlallerini önlemekte yetersiz kalacağı düşüncesi, -diğer pek çok hukuk dalı için geçerli olduğu üzere- kişisel verilerin korunması alanında ceza hukukunun müdahalesini gerekli kıldı. Bu anlamda, mukayeseli hukukta özellikle Kıta Avrupası coğrafyasındaki birçok gelişmiş ülkede olduğu üzere, Türk hukukunda da kişisel verilerin ceza normları ile korunması düşüncesi uygulamaya konuldu ve bu amaçla, Türk Ceza Kanunu'nda salt kişisel verilerin korunmasına özgülenen suç tipleri ihdas edildi.
İki ana bölümden oluşan bu çalışmada, öncelikle kişisel verilerin korunması yolculuğunun safhaları irdelenmiş; sonrasında ise, kişisel verilerin korunmasına özgülenmiş ceza normları incelenmiştir.