Ceza Hukuku Dergisi Sayı: 38 – Aralık 2018

Değerli Okurlar,

CHD'nin yeni bir sayısında daha sizlerle birlikte olmanın mutluluğunu ve heyecanını yaşıyoruz. Bu sayımızda da yine birbirinden kıymetli bilimsel eserleri sizlerle buluşturuyor, bu bilimsel eserleri odağına alan bir tartışma ortamının sağlanmasına katkıda bulunuyoruz. Bu vesileyle CHD'yi bilimsel bir tartışma platformu olarak kabul eden değerli yazarlarımıza içtenlikle teşekkür ediyoruz. Aynı şekilde, CHD'nin niceliği değil niteliği önceleyen duruşunun en büyük güvencesi olan değerli hakemlerimize de ortaya koydukları özveri ve üstlendikleri sorumluluk nedeniyle şükranlarımızı iletiyoruz.

Her sayımızın sunuş yazısında siz değerli okuyucularımıza seslenirken ceza ve ceza muhakemesi hukukuna ilişkin yeteri kadar gündeme gelmediğine inandığımız hususlara temas etmeye özen gösteriyoruz. Bu sayımızda alışılagelmişin dışında bir konuya dikkat çekmek istiyoruz. Akademisyen yahut uygulamacı ayırt etmeksizin bir bütün olarak bakıldığında; hukukçular içerisinde sanatla, felsefeyle, mantıkla en yoğun biçimde ilgilenenler ceza hukukçuları olmuştur. Tek tek saymakla tükenmeyecek örnekler arasından bir kaçını hatırlatmak isabetli olacaktır. Örneğin Almanya'da 19. yüzyılın sonundan itibaren ceza hukuku öğretisinin en önemli isimleri arasında sayılan Max Ernst Mayer, Gustav Radbruch, Graf zu Dohna, Karl Engisch, Hans Welzel, Werner Maihofer, Ulrich Klug, Arthur Kaufmann, Thomas Würtenberger gibi yazarlar aynı zamanda hukuk felsefesi, hukuk sosyolojisi ve hukuk mantığı alanlarının gelişimine çok önemli katkılarda bulunmuşlardır. Ülkemizde de Prof. Dr. Sahir Erman'ın Giorgio del Vecchio'nun önemli eseri "Hukuk Felsefesi Dersleri"ni tercüme etmesi hukuk felsefesi alanında çok değerli bir katkı olarak kabul edilmiştir. Yine bir örnek olarak Prof. Dr. Turhan Tufan Yüce'nin "J. Wolfgang von Goethe - Hayatı, Şiirleri, Fikirleri ve Sevgileri" adlı eseri de göz ardı edilmemelidir.

Bu yazının sınırları ölçüsünde sadece örnek olarak belirttiklerimiz dışında geçmişten günümüze ceza hukukçularının sanata, felsefeye, sosyolojiye, mantığa ilgisi katlanarak artmakta ve bu ilgi yetkin eserlerle de somutlaşmaktadır. Peki, ceza hukukçularının dikkate değer bu ilgisinin kaynağında ne olabilir? Bizce bir tesadüf olmayacak yoğunluktaki bu ilginin kaynağı yine ceza ve ceza muhakemesi hukukunda gizlidir: Hakikat arayışı. Biz bu arayışı bilhassa ceza muhakemesinin şekli değil maddi hakikatin peşinde olduğu, bir suç isnadına ilişkin delillerin hakimin vicdani kanaatine göre serbestçe takdir edileceği prensiplerinde rahatlıkla görmekteyiz. Bu prensipler bir ceza hukukçusu için mevcut olanla yetinmemeyi, daima bir şüphe içerisinde farklı olasılıkların mümkün olabileceğine ilişkin sorgulayıcı olmayı bir sorumluluk haline getirir.

Şüphesiz ki böyle bir arayış aynı zamanda bu arayışın öznesini fikren ve ruhen zenginleştirecek, yeni arayışlar için de heyecanlandıracak ve motive edecektir. İşte ceza hukukçularının bu denli geniş bir entelektüel ilgiye sahip olmalarında, bütün alan etkinliğinin temeline yerleştirilen hakikat arayışının belirleyici olduğunu düşünüyoruz. Bizce tartışılmaya değer!

Sözlerimize son verirken, sunuş yazımızı daha da anlamlı kılacak şekilde üç önemli ceza hukukçusunun (Prof. Dr. Faruk Erem, Prof. Dr. Zeki Hafızoğulları, Prof. Dr. Erdener Yurtcan) üç şiirini paylaşmak istiyoruz, 2019'u böyle karşılamanın bir anlamı olacağına inanarak! Bir sonraki sayımızda yeniden buluşabilmek ümidiyle, iyi okumalar dileriz.

Prof. Dr. Veli Özer ÖZBEK - Arş. Gör. İlker TEPE