Son yıllarda pek çoğu Türkçe'ye de kazandırılan milliyetçilik konulu temel kitaplar, toplumsal cinsiyet körlüğü ile malûller. Milliyetçiliği anlayabilmek için toplumsal cinsiyet ilişkilerine bakmak şart.
Aynı şekilde kadınlık ve erkeklikleri anlayabilmek için milliyetçiliği incelemek gerekli. Türk modernleşmesi içerisinde kadınlara biçilen rollerden, ‘vatan'ın ‘ana', ‘devlet'in ‘baba' olmasına, militarist söylemlerin cinsellik yüklü doğasından Kürt milliyetçi hareketi içerisindeki gerilla kadın mistifikasyonuna, Bosna'daki sistematik tecavüzlerden MHP'li ‘Asenalar'a kadar pek çok olgu, bize, milliyetçilik ile toplumsal cinsiyet arasındaki ilişkinin önemini gösteriyor.
Ayşe Gül Altınay'ın derlediği Vatan, Millet, Kadınlar başlıklı kitap, toplumsal cinsiyetin milliyetçi pratiklerde merkezî bir yeri bulunduğu fikrini işliyor. Türkiye için bir karşılaştırma zemini yaratması amacıyla seçilen yazılarda, Batı'daki deneyimlerin yanı sıra İran, Hindistan ve Pakistan örnekleri üzerinde duruluyor. Bu örnekler, Türkiye'deki milliyetçi ve militarist süreçlerin benzersiz olmadığını gösteriyor.
Türkiye üzerine olan makaleler ise Kemalist ideolojideki aileden, değişen ve değişmeyen kadınlık imajlarına, Sabiha Gökçen'den Tansu Çiller ve Merve Kavakçı'ya, militarizm ve namus ilişkisinden Kürt milliyetçiliğindeki kadınlık kurgularına kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.