Bu kitap, kâbuslar, afetler ve düşlerle ilgili bir kitaptır. Kitap ayrıca gündelik hayatla, hayatlarımıza süreklilik ve içerik katan rutinler hakkındadır. Kontrol altına alınmaz ise uygarlığımız için varoluşsal bir tehdide yol açacak olan bir olguya, gezegenimizin ısınmasına dairdir. Dünyanın iklimine zarar veren değişiklikler giderek artan biçimde ölçüsüz ve dengesiz hava koşulları üretmekte, kürenin geniş bir alanının kuraklığa mahkûm olmasına ve kaçınılmaz olarak yaşanamaz hâle gelmesine neden olmaktadır. Okyanus seviyelerinin yükselmesi düşük sahil bölgelerinde benzer bir etkiye yol açmaktadır.
Politikacılar, meselenin ölçeği ve aciliyetinin farkına varmışlardır ve birçok ülke iklim değişikliği politikalarını azimle uygulamaya başlamıştır. Son birkaç yıl içinde önemli bir eşik aşılmıştır: Birçok politik lider, küresel ısınmanın yol açtığı tehlikelerin ve ona cevap verme gerekliliğinin artık farkındadır. Ancak gene de meseleyi gündeme getirmek ve politik gündeme taşımak işin daha henüz ilk adımıdır. İkinci adım, kurumları sürece dâhil etmek ve yukarıda bahsedilen nedenlerden ötürü daha yapılacak çok iş olmasına bağlı olarak yurttaşların gündelik ilgilerini artırmaktır.
Ünlü sosyolog Anthony Giddens, henüz sistematik bir iklim değişikliği siyasetinin ulusal ve uluslararası ölçekte oluşmadığına dikkatimizi çekiyor. Bugün anladığımız siyaset, karşı karşıya olduğumuz iklim sorununu çözmekte yetersiz kalmaktadır. Bu kitapta Giddens, iklim sorunu karşısında yeni bir siyaset oluşturmak için gerekli olan kavramları ve koşulları sunarak, iklim değişikliği konusunda önemli bir boşluğu doldurduğunu iddia ediyor.