Uygulamalı sosyal bilim olan pazarlama maalesef pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de olumsuz olarak algılanmaktadır. Pazarlamayı işletmecilik felsefesi olarak algılayan Alp-Germen Yaklaşımı esasen bizim tarihsel ve kültürel algımıza daha yakın olmakla birlikte, akademik çalışmaların Anglo-Sakson dünyasında yetişen akademisyenler tarafından başlatılmış olması ve uygulamacıların da bu damarlardan beslenmesi bu algıyı maalesef sürekli yeniden yaratmıştır. Anglo-Sakson Yaklaşımı eksiktir, çünkü pazarlama sadece satışı gerçekleştirmeye yönelik eylemleri içermez. Evet, satış pazarlamanın olmazsa olmazıdır, ancak kendisi değildir.
Pazarlamada satış bir sonuçtur ama o sonucu getirecek ilişkilerin tesisi, sürdürülmesi, geliştirilmesi ve yeri zamanı geldiğinde de bitirilmesi pazarlama sürecinin esasını oluşturur. Sözün özü, pazarlama olarak isimlendirilende maksat satış ise bu hasıl olmuştur. Yok maksat, tüm taraflarına değer yaratan değişim ilişkilerini tesis etmek ise, bakış açımızı değiştirmemiz gerekmektedir. Belki bu sayede biz de müşterinin velinimet olarak değerlendirildiği eksene köklerini salan kendi yaklaşımımızı evrensel sahnede ortaya koyabiliriz.
Adı da belki "Anatolian Approach-Anadolu Yaklaşımı" olur. Bizlere düşen, bugünden başlayarak araştırmalarımızı ve tartışmalarımızı bu amaca yönlendirmektir. Bir bilim dalının kişilerden bağımsız, tartışıldıkça genişleyen, alana ilişkin bilinenleri genişletmeye imkân tanıyan bir şekilde araştırılması ve tartışılması gerektiği inancımı bugüne kadar tüm ortamlarda paylaştım ve umuyorum ki bu çalışmaya da bu inanç yansımıştır. (Tanıtım’dan)