Felsefe hakkında bilgi edinmek istediğiniz zaman, normalde elinize bir “felsefe tarihi” alırsınız ve hayrete düşersiniz: Görünüşe göre felsefe yalnızca erkeklerin işidir.
Felsefe tarihi, neredeyse her zaman erkek filozoflar tarihi demektir. Kadınlar felsefi konularla uğraşmaz mı? Hiç mi kadın filozof yok? En azından, hiç değilse bir tane “kabul görmüş” kadın düşünür arayışına girişmeden önce edindiğim ilk izlenim böyleydi.
Düşünen kadınları keşfetmek için yılmadan aramak gerekir. Kimisi fahişe olarak adlandırılıp alay edilmiş, kimisi zekâ ve bilgisine tahammül edilemeyerek parça parça edilmiş de olsa böyle kadınlar vardı; üstelik onlar kadınların profesyonel olarak, yani akademik düzeyde tanınarak düşünmelerine izin verildiği geçen yüzyıldan bu yana değil, Antik çağdan beri vardı.
İşte bu kitap ilk çağdan bu yana düşünerek var olmayı seçen, düşüncelerini korkmadan savunmaya çalışan, onları yazıya döken kadınların tarihidir.