Sosyal hakların ortaya çıkışında, sanayi devriminin bir sonucu olarak kabul edilebilecek işçi sınıfının kapitalist üretim süreci içinde şekillenmiş doğası etkili olmuştur. Bugün gelinen noktada ise sosyal haklar, işçi sınıfının yanı sıra toplum içindeki diğer dezavantajlı grupların korunması ve asgari bir düzeyde de olsa yaşama ve kendilerini gerçekleştirme haklarının sağlanması amacını taşımaktadır.
Sosyal haklar aynı zamanda, temel hak ve özgürlüklerin pekiştiricisi olma özelliğini de bünyesinde barındırmaktadır. Dolayısıyla sosyal haklar, temel hak ve özgürlüklerin ayrılmaz bir parçası olarak görülmektedir. Sosyal haklar bu özelliği nedeniyle, sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası düzeyde de birçok belge ile tanınmış ve güvence altına alınmıştır. Oysa, uluslararası düzeyde tanınmış ve yine uluslararası düzeyde bir çok belge ile güvence altına alınmış olması, sosyal hakların uygulamada zayıf kalmasını engellememektedir.
Bu çalışmanın amacı da bu noktada ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı, sosyal hakların ne olduğundan hareketle yaşanan sorunların nedenleri üzerinde durmak ve sosyal haklar konusunda karşılaşılan sorunları eleştirel bir bakış açısıyla tartışmaya açmaktır.