21. yüzyılın ilk yarım asrı içinde, örneğin 2040’lara kadar olan sürede, dünyada teknolojik ve ekonomik açıdan nasıl bir değişim ve gelişimin yaşanacağı tartışılmakta ve bazı öngörüler yapılmaktadır. Bu öngörüler, her sektör için farklılık arz etmekle birlikte, genel olarak bütün sektörleri kapsamaktadır.
Yeni teknolojik ve ekonomik gelişmelerin ortaya çıkardığı bu değişim içinde; ekonomik refahı arttırmak ve sürdürmek, uzun dönemde işsizliği azaltmak ve çevreyi korumak, yaşam kalitesini yükseltmek vb. ekonomik konularda istenilen başarıyı yakalamak, ülkelerin–firmaların ya da bölgelerin rekabet gücünü sürdürmelerine bağlı olan unsurlardan sadece bir kaçıdır. Dolayısıyla, küresel dünyanın geleceğine yönelik bir vizyon belirlenememesi, rekabet ve rekabet gücü elde edilmesi yolundaki en büyük engellerden biridir.