Bu çalışma, bizde nicedir üzerine pek de kafa yorulmayan okulun neliği ve ne olması gerektiği üzerine farklı bir pencere açıyor.. Doğru ya, biz hep eğitimi tartıştık durduk ama nasıl bir okul istediğimizi pek soruşturmadık. Oysa, okulun binası, sınıflar, sandalye, kürsü, koridor, oturma biçimi, öğretmenin konumu, okula giriş–çıkışlar, dahası öğrencinin eline tutuşturulan ders kitabı ve diğer materyaller nasıl olmalı? gibi sorulara cevap aranırken, hızla gelişip değişen öğretmenin niteliği, öğretim yöntemleri ve okulun etkililiğinden sorumlu yöneticilerle okul politikaları da sorgulanabilmeli...
Ural'ın editörlüğündeki bu çalışma, bize farklı uzmanlık alanlarından üniversite –lisans, lisansüstü– öğrencilerinin ellerinden çıkan metin, resim ve karikatürlerle konuya sistem–dışı bir perspektifte bakmamızı sağlıyor. Biraz da gerçeklikteki değil, hayalimizdeki okulun ne olduğu, olması gerektiğini gösteriyor. Hayaller bitmez; özellikle de eğitimde hayallere izin vermek gerekir, zira öğrenci olarak çocuk ve gençler, kendilerine sunulan okulu beğenmeyerek, kendi alternatif okullarını bir biçimde kurgulayabilirler.
Ben Bir Okul Uydurdum, uydurma fiilinin ne de önemli olduğuna işaret ediyor. Uydurma kelimesini hep aşağılarız ama bu kelime son derece önemli, çünkü uydurmak hayal etmeyi ve o da düşünmeyi gerektirir. Bu çalışma, hem hayal etmiş hem de düşünmüş. Az şey de değil bunlar...