“İktisat” ve “toplumsal cinsiyet” iktisat yazınında, özellikle Türkiye’deki iktisat yazınında bir arada telaffuzu hala (ciddi) genel kabul görmüş iki terim değil. Diğer toplumsal disiplinlerde toplumsal cinsiyet analizleri ile bir aradalık bu denli güçlü bir dirence muhattap olmazken iktisadın buna direnişi elbetteki tesadüfi değil: Özünde, farkında olunmasa ya da açıkça deklare edilmese de egemenin iktidarını sürdürdüğü alanları muhafaza amacına yönelik bir direnç bu. Şöyle ki, yerleşik iktisat başlangıcından bu yana, diğer alternatif yaklaşımları hegemonyacı gücü ile dışlayarak, egemen paradigme haline gelmiştir.
Bu direncin karşısındaki en önemli güç ise iktisada “toplumsal cinsiyet farkındalığı” ile yaklaşan “feminist iktisat”. Feminist iktisat toplumsal cinsiyeti bir analitik kategori olarak kullanmakta; iktisadı kadına ait kılınanların yanısıra, “ötekileştirilerek” iktisadın kapsamı dışında bırakılan farklı tüm deneyimleri içerecek biçimde zenginleştirmeyi amaçlamaktadır.
Feminist iktisat, iktisadın yapılandırılışındaki eril kodların deşifre edilmesinin iktisadın toplumsal cinsiyetinin deşifresi anlamına geleceği görüşünden hareketle, toplumsal cinsiyetin toplumsal yapılandırılışı ile (günümüz) iktisat disiplininin toplumsal yapılandırılışı arasındaki bağlantıları araştırmaktadır