"(...) Bu dönemde birçok entelektüel ve politikacı, devlet aygıtının, özel alan hilafına genişlemesini; devletin, kompleks endüstriyel toplumda merkezde yer almasını ve ortak iyinin, tikel çıkardan öncelikli olmasını savundular. Ancak bunu yaparken de liberalizmin temel çekirdeği olan, özgürlük, bireycilik ve gelişme nosyonlarına dokunmadılar, ancak bu niteliklerin kolektif bir beden içinde anlamlı sonuçlar verebileceğini iddia ettiler. Böylece hem modern ulus fikrinin hem de refah devletinin önünü açtılar. Bu dönüşüm İngiltere'de Yeni liberalizm, ABD'de Progresivizm (ilerlemecilik) ve Fransa'da da Solidarizm (Dayanışmacılık) ideolojileri ile gerçekleşti."
(Tanıtım Bülteninden)