Kamu yönetimi sözcüğü, hem bir nesneyi hem o nesne ile ilgili bilgi ya da kuramları ifade etmektedir. Bir bilim dalı olarak, kamu yönetimi alanında ortaya atılan kuramları bu bilim dalının "geleneksel paradigması" olarak düşünmek mümkündür. Bütün bilim dallarında olduğu gibi, kamu yönetiminin geleneksel paradigmasının doğruluk frekansı üzerinde durmak gerekmektedir. Bu küçük ve mütevazi çalışmanın altını çizmeye çalıştığı sorun, geleneksel kamu yönetimi paradigması ile geleneksel amaç bağlantısının yok oluşudur. Kamu yönetimi biliminin amaçsal çerçevesi, büyük ölçüde, devletin toplumsal konum ve işlevi tarafından belirlenmektedir.
Kamu yönetiminin geleneksel paradigmasının, refah devleti kapitalizmi ve 20. Yüzyılın ikinci yarısında çok öne çıkan kalkınma söylemi tarafından belirlendiğini unutmamak gerekir. Son 40-50 yıl içinde kapitalist dünya sisteminin, neo liberal söylemin hegemonyası altında yeni bir aşamaya girdiği, kalkınma söyleminin de giderek marjinalleştiği göz önüne alındığında, devletin toplumsal konum ve işlevlerinde köklü bir dönüşüm gerçekleşeceği açıktır.
Bu dönüşümle beraber, kamu yönetimi ders kitaplarında ortaya konmaya çalışılan kuramsal çözümlemelerin işlevselliği tartışmalı hale gelmektedir. Artık bilgisi yapılması gereken nesne işlevsel dönüşüm yaşayan devlet olduğundan, geleneksel kamu yönetimi paradigması yerine devlet bilimi olarak adlandırılacak yeni bir kuramlaştırma gereksinmesinden söz edilebilmektedir.