Bugün bir medeniyet havzası olarak kabul edilen Avrupa, tarihinin büyük bölümünde bir taraftan açlık ve sefaletin, diğer taraftan kan ve gözyaşının kıtası olmuştur. Bu iki ana problem, Avrupa’yı yüzyıllar boyunca kasıp kavurmuştur. Çok değil, daha 60 yıl önce, bu yaşlı kıta, tarihin en büyük ve kanlı savaşına sahne olmuştur. Şimdi ise, Avrupa, birleşme ve barış adası olma yolunda ilerlemektedir. Bu doğal bir süreç midir, yoksa bir icat mı? Başından beri belirgin bir Avrupa kimliği var mıdır, yoksa AB bir kimlik inşa etme çabalarının günümüzdeki adı mıdır? Gerard Delanty Avrupa’nın İcadı’nda işte bu önemli ve ilginç konuyu irdeliyor.