İçinde yaşadığımız dönem hem kitle iletişim biçimleri ve uygulamaları anlamında hem de kültürün, yaşam biçimlerinin ve toplumsal kurallara ilişkin alışılagelmiş kalıpların bir kez daha kırıldığı bir sürece denk gelmektedir.
Duvarların yıkıldığı, toplumlar arası ilişkilerin devletlerin sınırları ötesine geçtiği bu süreçte, ötekini de birlikte yaşamanın, ortak bir geleceğin parçası haline getirme çabasını gösteren yeni toplumsal söylem ve temsiller, kitle iletişim araçlarının hem dönüşümüne denk gelmekte, hem de onun kültür üzerindeki dönüştürücü gücünden etkilenmektedir.
Emperyal devletlerin iktidarlarını yıkan, toplumsal otorite kurumlarını değiştiren ve yenilerini üretirken, kitle kültürünü yaratarak, kitlesel iletişimin bir örnek, bütünleştirici üretim gücünden beslenen 20. yüzyılın ulus devleti, kendinden önceki kalıpları nasıl kırdıysa, şimdi kendi kalıplarının kırıldığı bir sürecin içinde bulunmaktadır.
Bu bağlamda kitle iletişim ve kültürel dönüşüm çalışmalarının toplumsal ve toplumlar arası uzlaşı köprülerinin inşasına katkı sunma potansiyeli kitabın temel hedefi arasında yer almaktadır.