Henry Kissinger'ın, dünyanın dört bir yanındaki ülkeler, uluslararası organizasyonlar ve çeşitli konularla ilgili görüşlerini Amerikan bakış açısından değerlendirdiği kitabında, Türkiye'yi de yakından ilgilendiren konular öne çıkıyor. "Son otuz yıl içinde, İsrail'le Müslüman dünyası arasında yaşanandan daha fazla ve daha kanlı savaşlar, Müslüman ülkeler arasında gerçekleşmiştir.
Bu islam içi çatışmaların kendi iç sapmaları ve gerilimleri olmuştur. Zaman zaman muhafazakâr İran, Körfez devletlerine ve Suudi Arabistan'ın başına bela olmuştur (Körfez devletlerinin korkuları, açıkça söyleyemeyecekleri kadar büyük olsa da). Öte yandan İran da, laik Irak'ın ve kendisininkinden bile daha yoğun olan ve İran'ın güvenliğine hem kuzeyden, hem de giderek daha çok doğudan Pakistan yoluyla tecavüz eden Afganistan'daki Taliban muhafazakârlığının tehdidi altındadır. Batı için kritik ülke, bölgedeki en büyük askeri güce sahip, Batı'nın müttefiki, İsrail'e dost ve coğrafyasının kaçınılmazlığı nedeniyle çekişen bütün güçler için önemli olan Türkiye'dir....
Oldukça basit bir şekilde, gerçek şudur: Endüstriyel demokrasiler Körfez'deki petrole ulaşamamayı kabul edemezler ya da Körfez'in kendilerine düşman bir ülke veya ülkeler grubu tarafından yönetilmesine razı olamazlar. Ancak Saddam görevdeyken Irak'a dengeli bir yaklaşım söz konusu olamaz; Saddam gittikten sonra gelecekte elde edilebilir.