Bayat'ın çalışmaları, yalnızca Ortadoğu toplumlarına dair mevcut oryantalist önyargıları yerinden etmeye girişmesi bakımından değil, aynı zamanda küresel Güney'de toplumsal muhalefetin yeni biçimleri üzerine birlikte düşünmeye davet etmesi bakımından da özel bir önem taşıyor. 11 Eylül sonrasında, hele ki "terörizme karşı ebedi savaş"ın daim nesnesi olarak kodlanan bir coğrafyada, savaş kendi siyasal düzenini dayatıyorken ve demokrasi olasılığı hem yerleşik siyasi elitler hem de dış müdahaleler tarafından kesintisiz şekilde baskı altında tutuluyorken, aşağıdan gelen muhalefetin niteliklerine dikkat çekmeye çalışmak kuşkusuz kendi başına değerli bir girişim. Küresel kapitalizmin bu en büyük "getto"sundan, marjinalleştirilmek, şeytanleştirilmek ve izole edilmek suretiyle dünyanın geri kalanından koparılmaya çalışılan Ortadoğu'dan çıkan böyle bir çalışmanın, Meksika, Brezilya, Arjantin, Hindistan, Güney Afrika gibi uzak ülkelerde dahi yankı bulmuş olmasının, özellikle bugünün siyas konjonktüründe taşıdığı önemi de ayrıca vurgulamak gerekir."
"Bayat'ın düşüncesinin canlılığını ve üretkenliğini, aşağıdan gelen toplumsal muhalefet biçimlerine ve demokrasi perspektifine karşı gösterdiği sempati ve sadakate borçlu olduğunu söylersek sanıyoruz ki mübalğa etmiş olmayız. Ortadoğu ülkelerinde demokrasi, popülizm, iktidar, muhalefet, siyaset, emek ve aktivizm sorunları üzerinde ilgisini yoğunlaştıran Bayat, bölgeyle ilgili saha araştırmalarına olduğu kadar, sosyal kurama da taze bir bakış açısı getirebilmiştir."
"Bayat'ın çalışmaları, Ortadoğu toplumlarında sadece kentsel madunların siyaseti üzerine değerli kavramsal araçlar önermekle kalmıyor, aynı zamanda toplumsal değişim ve demokrasi sorunlarını, aşağıdan gelen tazyikler ekseninde düşünmenin çeşitli biçimlerine de dikkat çekiyor. Fakat akılda tutmak gerekir ki Bayat'ın çalışmaları karşılaştırmalı kolektif çalışmalar için bir davet niteliğindedir. Üstelik bu davet dolaysız şekilde eşitlik, adalet ve demokrasi özlemini içermektedir."