Antik Yunan uygarlığı içinde ayrıksı bir konuma sahip olan Atina'nın günümüze etkisi, sadece felsefi ve kültürel alanda bıraktığı mirasla sınırlı kalmamıştır. Atina polisinin yönetsel ve hukuksal düzeni; yurttaş hakları, kamusal özgürlükler, hukuki ve siyasi eşitlik gibi demokratik polis toplumuna rengini veren hak ve ilkeleri yaratıp modern dönemin hukuki ve siyasi kurumlarının temel niteliklerine ve işleyiş mekanizmalarına da nüfuz etmiştir. Bu düzen, sınıf mücadelelerinin belirleyici olduğu bir süreçte oligarşiden demokrasiye geçişle kendi özgün formuna kavuşmuştur. Atina antikitesinde hukukun ekonomi politiğinin analizini amaçlayan bu eserde, hukuk düzenindeki dönüşüm, iktisadi alt yapının özellikleri ile iktidarı ele geçirmeye yönelik siyasal ve toplumsal mücadeleler ekseninde incelenmektedir. Bu bağlamda demokratik ilkelerin yasama, yürütme ve yargısal süreçlerin işleyişinde kurucu bir öğe haline gelmesinin yanı sıra hukuki düşüncenin merkezine yerleşmesi olgusu da irdelenmektedir.
Demokratik teori ile pratiğe bir tepki olarak ortaya çıkan Sokrates, Platon ve Aristoteles çizgisindeki idealist geleneğin savunduğu hukuk ve siyaset felsefesi anlayışları eleştirel bir perspektiften sorgulanmakta; bu filozofların dayandıkları varsayımlarla ulaştıkları sonuçlar dönemin koşulları da göz önünde bulundurularak ele alınmaktadır. Atina'nın farklı tarihsel dönemlerinde olması gereken ve olan hukuk bağlamında yürütülen tartışmalarla öne sürülen savların sadece antikitede hukuk düşüncesi ve uygulamasının değerlendirilmesi veya yorumlanması bakımından değil, modern hukuk düşüncesindeki özgürlükçü ve otoriteryan, eşitlik yanlısı ve ayrımcı yaklaşımların anlaşılabilmesi bağlamında güncelliğini ve önemini koruduğu görülmektedir.