Hukuk, kanun ve kanunun türevleri, adalete, insan haklarına, eşitliğe ulaşmanın aracıdır. Mahkemelerin ya da yöneticilerin uygulamakla yükümlü olduğu kanunlar, ilkeler ve prensipler, halkın ise uymak zorunda olduğu kanunlar ve türevleri amaç olamaz. Kanunlar, sadece kanun olduğu için uyulmayı ve uygulanmayı hak eden metinler değildir. Hiçbir mahkeme, adaleti, eşitliği, insan haklarını, halkın yararını ve bireylerin temel hak ve özgürlüklere ilişkin üstün çıkarını görmezden gelerek "benim tek görevim kanunları olduğu gibi uygulamaktır" tezine sığınamaz. Bağlayıcılığını ve ikna ediciliğini, sadece dayandığı güce borçlu olan kanunlar, halkın yararını, adaleti, insan haklarını, temel hak ve özgürlüklere ilişkin bireylerin üstün çıkarlarını ve eşitliği ortadan kaldırma, askıya alma veya öteleme potansiyeli taşıyabilir. Bu durumda o metnin kanun olduğunu savunmak mümkün değildir. Kanunlar insan eseridir. Halk, adaleti sağlaması amacıyla çıkarılması gereken ancak adalet içeriğinden yoksun kanunların esiri olamaz.