5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun temel amacı, fikri yaratıcılık neticesinde eser meydana getiren kişileri korumaktır. Bu kapsamda Kanun'da, bir eseri meydana getiren kişinin eser sahibi niteliğini haiz olacağı ve eser üzerindeki hakları münhasıran kullanacağı düzenlenmiştir. Buna karşın, eserin bağımlı çalışma ilişkisi kapsamında meydana getirilmesi halinde eser üzerindeki hakları kullanma yetkisi işverene tanınmıştır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun temel yaklaşımından ayrılan bu istisnai düzenleme, bağımlı çalışma ilişkisi kapsamında meydana getirilen eser sayısındaki artış da dikkate alındığında, oldukça geniş bir uygulama alanı bulmaktadır. Sinema eserlerinin karmaşık yapıları, bu eserlerin -çoğunlukla- çok sayıda insanın bir araya gelerek oluşturulma zorunluluğunu beraberinde getirmektedir. Sinema eserine katkı sağlayan kişilerin bir araya gelmesi belirli bir organizasyon ve ekonomik güç gerektirdiğinden, uygulamada bu işi genellikle yapımcı üstlenmektedir. Bu durum; yapımcının işveren, sinema eseri sahipleri ve oyuncuların işçi olup olamayacaklarının değerlendirilmesini gerektirmektedir. Yasal düzenlemelerde, sinema eserini meydana getirenler ile yapımcı arasındaki ilişkinin niteliğine yönelik bir açıklık söz konusu değildir. Dolayısıyla çalışmamızda söz konusu ilişkinin hukuki mahiyeti, iş hukukunun temel prensipleri, yargı kararları ve öğreti görüşleri dikkate alınarak açıklanmıştır. Bu durumun tespiti, sinema eseri üzerindeki hakların kimin tarafından kullanılacağını belirlemek bakımından önem arz etmektedir. Zira, eser üzerindeki hakların işveren tarafından kullanılabilmesi için eserin bağımlı çalışma ilişkisi kapsamında meydana getirilmesi gerekmektedir. Sinema eseri üzerindeki hakların işveren tarafından kullanılması; sinema çalışanlarının, ücret dışında ek bir bedel talep edip edemeyecekleri tartışmasını da beraberinde getirmektedir.