Toplumsal yaşam içerisinde, bir takım özelliklere sahip toplulukların yahut bu topluluklara üye olan kimselerin, söz konusu özellikleri nedeniyle bir suçun mağduru olmaları, heterojen bir toplumda ırk, din veya diğer özellikler temelinde, barışın ve vatandaşlar arasındaki eşitlik inancının ihlal edilmesine neden olmaktadır. Bu ise söz konusu topluluklar arasında bir taraf seçme şeklinde gerçekleşen kutuplaşmaları ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle, nefret suçu ve nefret söylemi olarak da isimlendirilen bu tip suçların failine, toplumsal barışın ve kamu düzeninin korunabilmesi için, ortaya çıkan ihlal ve zarar ile orantılı bir yaptırımın uygulaması gerektiği dile getirilmektedir.
Söz konusu yaptırımın TCK bakımından kısmi kaynağını, 216. maddede yer alan suç tipleri oluşturmaktadır. Söz konusu suç tiplerini esas alarak hazırlanmış olan bu çalışma, iki bölümden oluşmaktadır. Sonuç kısmında ise, söz konusu suç tipleri hakkındaki kanaat ve çözüm öneriler sunulmaktadır.
Birinci bölümde, 216. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik" suçuyla ilgili kavramlara, suçun tarihi gelişimine, 216. maddede düzenlenen suçların nefret suçları ve nefret söylemiyle ilişkisi ve İHAM ve Anayasa Mahkemesi kararları kapsamında düşünceyi ifade özgürlüğüne ilişkin genel açıklamalara ve özellikle "açık ve yakın tehlike teorisi"ne değinilmektedir.
İkinci bölümde ise, TCK.'nun 216. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Halkın Bir Kesimini Alenen Aşağılama" ile 3. fıkrasında yer alan "Dini Değerleri Alenen Aşağılama" suçları, ayrı alt kısımlarda ve 5237 sayılı Kanun'un benimsediği suç teorisi göz önünde bulundurularak, incelenmektedir. Yine bu bölümde, söz konusu suç tipleri bakımından, özellikle İHAM'nin bu konulara ilişkin önüne gelen davalarda ne şekilde bir yorum tarzını benimsediği, her bir suç tipi açısından ayrı ayrı incelenmektedir.
(Önsözden)